Sahibinden Az Kullanılmış Satılık Ahlak




Ahlak: Bir toplum içinde kişilerin uymak zorunda oldukları davranış biçimleri ve kuralları, aktöre, sağtöre (TDK)

Canım halkımız hala ahlak kurallarını tek bir genel geçer gerçeklik sanmaya devam etse de "ahlak" adı altında başkasının işine burnunu sokmaktan kendini alamıyor bir türlü. Eskiden bunları kendi IQ (Intelligence Quotient) ve AQ (Ahlak Quotient) dengi grubuyla gıybet tadında sürdürürken globalleşen dünyanın gelişen imkanlarıyla artık bu ahlak satma işi sosyal medyada, postların altına cık cık cık'lı yardırmalarla ilerliyor. Bunu "E yüzüne söylüyor işte" kafasında bir dürüstlük kalıbına da sokabiliriz istersek ama şahsen benim canım bunu hiç istemiyor, ben daha çok Had Yetmezliği tanımı ile direkt hasta ilan etmekten yanayım.

Ahlak kuralları çok üzgünüm ki anayasa gibi, bilmem ne hukuku gibi tek bir doğru üzerine kurulu değil. (Ahlak satıcıları şok) Herkes kendi ahlak kurallarını kendisi tanımlar, kendi hayatını da kendi kuralları üzerinden yaşar. Kendi ahlak kurallarının tersi bir hareket yaptığında da kimsenin ayıplamasına, kınamasına ihtiyaç duymadan kendi vicdanıyla başbaşa kalır.

Ama yok! Bu insanlar istiyor ki herkes kendisi nasıl yaşıyorsa öyle yaşasın, kendisi neyi doğru buluyorsa onu doğru bulsun, kendisi neyi yanlış buluyorsa onu yanlış bulsun, kendisinin yanlış bulduğu yapan varsa da hep birlikte taşlayalım. Tamam da bize ne senin dünya görüşünden? Bize ne senin ahlaki değerlerinden?

Kendisi aşırı ahlaklı, çok düzgün bir hayat sürdüğü için adeta ahlak gurusuna dönüşmüş bu bilgeler sürekli olarak, sorulsun sorulmasın (ki genelde sorulmaz) insanlara bu yüce ahlaki bilgilerini paylaşmak ister. Magazin sayfalarından çıkmazlar çünkü en büyük ahlaksızlık orada dönüyor. Oooo karısını/kocasını aldatanlar, evlilik dışı ilişki yaşayanlar, birbirinin sevgilisini ayartanlar. Kutsal Ahlak Aziz ve Azizeleri olarak bu bataklıkta kurtarılmayı bekleyen biz beyinsiz, biri bize yol gösterse de doğruyu yanlışı bilsek diye köşede bekleyenlere ulaşmak için büyük bir çabayla neyin neden yanlış olduğunu anlatıp duruyorlar. Çünkü ne bunları yapanlar, ne bunları görüp okuyanlar olarak henüz zeka gelişimimizi tamamlamadık ve bu Ahlak Gurular'ının bize yol göstermesine çok ihtiyacımız var. Yoksa biz de kötü yola düşebiliriz.

Ahlak Gurularını sadece kim kiminle sevişmiş, nerede sevişmiş ve hangi şartlarda sevişmiş konularında görürsünüz. Hırsızlıkmış, dolandırıcılıkmış bunlar asla onların konuları değil çünkü aslında temeline baktığınızda "Ahlak" dediğiniz şey sadece insanların yatak odalarıyla ilgilenen, kim kimi düzebilir, kim kimle beraber olabiliri düzenleyen bir kavram. Ahlak sadece bundan ibaret, diğerlerine de kanun, hukuk baksın canım bize ne?


Taciz/Tecavüz haberlerine de bayılırlar. Diyelim ki bir tecavüz mağduru kadın var ortada. Ahlak Gurusu Yüksek Konseyi toplanım bu kadının mağdurluğunu onaylamadan o kadının gerçekten tecavüz mağduru olup olmadığına biz faniler karar veremeyiz. Önce bir bakacaklar saat kaçta olmuş?, Kadın ne giymiş?, Nereden yürümüş?, Tecavüzcü ile bir geçmişi var mı?, Mağdur bakire mi?, Alkol almış mı? Tecavüz nerede olmuş?, Eve kendisi mi gitmiş?... Bu ve bunun gibi bir çok filtreden geçiyorsa kişi, evet o mağdurdur. Onu anabiliriz. Hak edecek hiçbir şey yapmadığına büyük konsey ikna oldu çünkü. Hee geçemezse, postun altına "O da hak etmiş,......." deyip konsey kararını boşluğu doldurarak bildiriyorlar. Mahkemeden daha kısa süren bir yargılama sistemleri var. En fazla haberin duyurulmasından 5 dk sonra karar tarafınıza ya da haberinizin çıktığı sayfanın postuna bildiriliyor. Aşırı hızlılar.

Bu arada haklarını yedim, sadece cinsel konularda fikir beyan ediyorlar diye ama o benim eşekliğim. Görev tanımlarında sadece kadınları kapsayan bir kılık kıyafet olayı da var. Kim bikinili fotoğraf attı, ne zaman attı (Ramazan'da ya da Bayram'da ise ekstra suç teşkil ediyor çünkü). Kim hamile göbeğini açtı, eteği ne kadar kısaydı, göğüs dekoltesi belirlenen ahlak standartlara göre nerede duruyor? Bu konulardaki geri dönüşler tecavüz davalarından çok daha hızlı sonuçlanıyor. Postunuzu yükler yüklemez anında sonuç alabilirsiniz. Dev hizmet! Öyle "Ben ahlaksız mıyım acaba? Fotoğraf biraz açık mı olmuş ki?" falan diye düşünmenize sebep vermeden çaaaat diye sonuç tarafınıza iletiliyor. Daha Instagram serverının fotoğraftan haberi yok hasbam altına yardırmış bile.


Her şeyi bilen, her şeyin üstünde bir akıldan oluşan bu grubun bilmediği sadece 2 şey var. Onları öğrendiklerinde zaten diğer bütün bilgiler gidecek. 1) "Bundan bana ne?" diye soracak bir bilinç 2)Hadleri. Bir durup kendilerine "Ya acaba benim buna laf söylemeye hakkım var mı?" diye düşünse o yorumu yazmaya utanır ama konseyden büyük bir sıkıştırma var, bir an önce kararını bildirmesi lazım, durup düşünmeye vakti yok. Konsey sürekli sıkıştırıyor "Hadi bacım hadi, Müge Boz emzirirken fotoğraf koymuş bekleme yapma daha Sıla-Hazer evliliği var, dosyalar birikiyor." Sonra toplum ahlakı etkilenecek de, çocuklar ve gençler olumsuz etkilenecek de, aile kurumu bitecek de uğraş dur. Onlar da haklı.

Herkes bir başkasını ahlaksız addederken aslında koca bir ahlaksızlık çemberine girdiğimizin kimse farkında değil galiba. Ben herhangi birini ahlaksızlıkla (En azından Yüksek Ahlak Guruları Konseyi'nin ahlak tanımları içerisinde) suçlamadığım için kendimi bu çemberden çıkartıyorum ama hadi dahilim diyelim. Birisi beni ahlaksızlıkla suçluyor, ben başkasını, o başkasını, o başkasını derken en son ahlaksız ilk bana ahlaksız diyene kadar gidiyor iş. Alayımız ahlaksızız o zaman, sorun yok. Kim daha ahlaksız diye mi yarışa girdik? Bütün bu çaba "Ben daha ahlaksızım" demek için mi yani?



Kendi doğrusunu tek doğru sananlar başkalarının gözünde nasıl göründüğünü bilse ağızları açık kalırdı. Mesela bu ahlak satanların çok büyük bir kısmı maalesef ki kadın. Tamamına yakını da başörtülü değil. Sadece saçı göründüğü için cehennemde yanacağına inanan milyonlarca insan var. Yani birisi gelip "E sen de ahlaksızsın saçın görünüyor." yazsa kendisi az önce ahlak sattığı kişinin konumuna düşecek farkında değil. Eblek eblek konuşur sonra "ıııh eehh sana ne ki yanii, benim inancım sonuçta ehe ehe" diye. E onu diyoruz işte sabahtan beri, sana ne ki? Sen ne ara kendini azize gördün, ahlak abidesi ilan ettin de başkalarına akıl verir oldun? Eltinizle,görümcenizle 1 saat gıybet yapsam hakkınızda öğrendiklerimle sizi sallandıracak kadar ahlaksızlık bulurum hala elinde telefon yok eşini aldatmış, yok nikahsız çocuk yapmış kurcalıyorsun.

İlla canınız sıkılıyor ve bir şeylere karşı gelmek istiyorsanız bakın bunun aşırı basit bir formülü var;
1) Yapılan şey yasal mı?
2) Taraflar reşit mi ve rızaları var mı?
3) Tarafların bedensel bütünlüğünü bozacak, psikolojik sorun teşkil eden bir durum var mı?

Eğer bu üçünde de sorun yoksa, ortada senlik bir durum da yok. He sen o kadar mazbut, o kadar masumsun ki bu pislikleri görmek istemiyorsun diyelim o zaman da yapacağın tek ve basit bir şey var; Takip etme. Çık o magazin sayfalarından, kişilerin şahsi profilinden ve görme. Gördün, rahatsız oldun ve bu rahatsızlığını illa söymen lazımsa da (Artık o kadar dayanamıyorsun, o kadar dolmuşsun yani, bu olay senin için baya hayati ve geceleri uykunu kaçıracak kadar kafayı yemişsin) sadece şu soruyu sor kendine; "Bundan bana ne?"

Bakın, size garanti ediyorum hayatlarınız daha rahat olacak. Bir hamile kadının göbeğini gördüğünüzde artık delirmeyecek, günah-sevap hesabı yapıp cehenneme gideceğine üzülmeyeceksiniz, karısının bile umursamadığı adam kiminle aldatmış falan hiç kendinize dert etmeyeceksiniz, kim kiminle nikahsız yaşıyor, kim kimden çocuk yapmış falan boşverin hayatınızı yaşayın, gidin komik kedi videoları beğenin, böyle sayfaları takip edin. Ne diye milletin derdiyle bu kadar uğraşıyorsunuz size de yazık be.


O konseyi de hemen dağıtın valla bak basıp kendi ahlak kurallarımı tek doğru ilan ederim ortada ne aile kalır, ne ana baba kavramı, ne toplumsal ahlak. Çok feci şeyler olur ülkede benden söylemesi. Hee en azından hırsızlık biter, dolandırıcılık kalkar, yolda cüzdanınızı kaybettiğinizde içiniz rahat eder nasılsa size geri gelecektir, 16-17 yaşında çocuklar evlendirilmez, kimse tecavüz mağdurunun mağdur olduğuna ikna olmak için çaba sarf etmez. Herkes toplu taşımaya binerken inenlere yer verir ve yürüyen merdivenlerde sağda durur. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde artık halkımız düzgün sıraya girmeyi öğrenir. İster inanın ister inanmayın ama aslında ahlak bunlar. Kimin kimi düzdüğü değil toplumsal yaşama kuralları. Zira beni eşinizi aldatıp aldatmamanız zerre ilgilendirmiyor yeter ki yürüyen merdivende sağda durmayı öğrenin, yerlere çöp atmayın ve tükürmeyin, parkta yiyip içtikten sonra arkanızı temizleyin.

Bu şarkı da size gelsin: Taylor Swift - You Need To Calm Down

AHLAKSIZLAR, YALNIZ DEĞİLSİNİZ!

Bu guruya karşılık bireysel klavyelenme oluşumu da başlatıldı. Henüz bir konsey, birlik falan olamadık ama benim de içinde bulunduğum bir SANA NE LAN! timi var. Biri ahlak bekçiliği mi yapmaya başladı, elindeki düdüğü öttürmeden altına yapıştırıyoruz. Resmen Instagram'ın aydınlık yüzüyüz. Böyle şey gibiyiz, ordular bitmiş, savaş kaybedilmek üzere ufukta toplanan destek kuvvet.

Çünkü ne kadar bu Yüksek Ahlak Konseyi üyelerini gördüğümde içim kararıyorsa bizim SANA NE LAN! timini görünce de ferahlıyorum. Bu bir kaç yıl önce Twitter'da keşfettiğim ve doğruluğuna sonuna kadar inandığım bir yöntem. Eğer meydan ahlakçılara kalırsa kendilerini baya baya tek doğru zannediyorlar çünkü biz uzun bir süre "Ne diyor lan bu mal?" deyip geçtik, bunlar da coştukça coştu. Artık saçmaladığını yüzüne vuruyoruz ki kendisine gelmese bile yazacak cesareti kalmasın.

Siber zorbalıkla da ahlakçılıkla da ilgili fikrim şu: Her şeyi düşünebilirsin ama her şeyi söyleyemezsin. Bu günlük hayatımızda da sık sık yaptığımız bir şey. Mesela televizyonda bir oyuncuyu, şarkıcıyı vs gördün içinden "Baya kilo almış" dedin, aşırı normal ama bunu kalkıp o kişiye söyleyemezsin çünkü ayıp. Hani ahlaksa bu da ahlak. Birisi hoşuna gitmeyen bir şey yaptığında içinden onu kötüleyebilirsin, onunla ilgili kötü düşüncelere de kapılabilirsin, bunu arkadaşlarınla da konuşabilirsin (Gıybet lover) ama kalkıp o kişiye söyleyemezsin. Sosyal hayatında götünün yemediğini klavye başında yapmak da kusura bakmayın ama çok da bir delikanlılık,dürüstlük vs. değil yani.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Güçlü Kadın Şarkıları