Canımın İçi Z Kuşağı ve Onlara Yardıran Boomerlar




20'li yaşlarına gelen Z kuşağı seçimin de yaklaşmasıyla bir anda ülke gündemine oturdu. Bu çocuklar 20 yıldır bu dünyada, bugüne kadar bir kişinin bile aklına gelmemişlerdi şimdi ise hedef tahtasına oturtmuşlar, gelen geçen vuruyor. 

Öncelikle doğum yıllarıyla gelen bu ayrımın ne kadar sağlıklı olduğunu tartışmak gerek. Y kuşağında yer alıp klasik bir X kuşağı gibi davranan insanlar çok, tam tersi X kuşağında olup Y gibi davranan da çok. X ve Y kuşakları en büyük kuşak farkını temsil ediyor. Y ve Z arasında o kadar büyük bir fark yok esas kırılma Y kuşağı ile başlıyor. Aslında bence Z kuşağı dediğimiz de X'lerden daha çok arınmış bir Y kuşağı devamı. 

Engin Ardıç kendileriyle ilgili hakaret dolu bir yazı yazmış ancak dediklerinin hepsi ya yalan, ya da çarptırılmış. Z kuşağının hareketlerini hala X kuşağı kriterleriyle değerlendirmek zaten yeterli bir geri kafalılık getiriyor, buradan doğru sonuca ulaşmak imkansız ama X kuşağı bunu ısrarla yapıyor. 

Neler dediğine tek tek bakalım;


"Belirli bir siyasi görüşleri yok": Miladını 30 yıl önce doldurmuş ideolojik ayrımlar bugün geçerli değil. Yani bugün bir sağ-sol gibi net farklılık yok. Sağ partisi sol partisi ısrarla sürdürmek istedikleri bir gelenek ama bunun özellikle Z kuşağında geçerliliği yok. Parti politikalarına, nelere karşı çıktıklarına ve neleri savunduklarına bakıyorlar. Vaadlere değil, yanlış anlaşılmasın, bir durum karşısında partilerin nasıl konum aldığına göre değerlendirme yapıyorlar. 30 yıl öncesine göre bu "Bir siyasi görüşleri yok" olarak adlandırılabilinir oysa ki sadece takım tutar gibi parti tutmuyorlar, değerlendirip karar veriyorlar.

"Apolitikler": Bu nesli ne kadar yanlış tanıdıkları daha buradan belli oluyor. Z kuşağı kesinlikle apolitik değil, hatta en politik nesillerden birisi olabilir sadece bunu yine hiçbir geçerliliği kalmayan yürüyüşlerle, grevlerle göstermiyorlar. Gelişmiş bir boykot ve linç güdüleri var. Belirli bir saatte buluşup bir yerden bir yere slogan atmaktansa bireysel olarak tepki koyuyor. En son yaptıkları dislike eyleminin yarattığı etkiyi 4 milyon kişi bir araya gelse yaratamazdı. Hiçbir olaya gözleri kapalı değil, dünyada ne olup bittiğini çok yakından takip ediyorlar, her olayı kendilerince değerlendirip bir görüş geliştiriyorlar. Bir siyasetçinin sokak kedisini korkutma videosu bile onlar için bir gündem.



"Aileleriyle aralarında uçurum var": Aileleri X kuşağından, dolayısıyla nesiller arasında en çok çatışma yaşayan kuşak olamaları normal. Y kuşağı ebeveynlikte daha yeni yeni kendi yolunu bulmaya çalışıyor. Önceki kuşağı tamamen reddeden, yeni yöntemler deneyen ve sonucunu bekleyen bir kuşak. Yine de Z ve Y kuşakları arasında büyük bir kuşak çatışması yok. X neslinden aileler ise çocuklarını ısrarla kendi değerleriyle büyütmeyi kafalarına takmış durumda bu yüzden de Z kuşağı çocuklarıyla anlaşamamaları normal. Bu büyük bir olumsuzluk, eleştiri gibi dursa da hatta yazan bile hakaret için yazmış olsa da gayet normal bir durum.

"Toplumsal değil bireyseller": X Kuşağı topluma ayak uydurma konusunda kafayı kırmış bir nesildi, farklı olmamak için götlerini yırttılar resmen. Hayatları boyunca sıradan olmaya çalıştılar ve toplumda en ufak dikkat çekenin üstüne hep birlikte çullandırlar. Y ve Z için ise farklılık zenginlik demek. Farklı olmakta hiçbir sorun görmüyor ve herkesi farklılıklarıyla kabul ediyorlar. Özellikle Z nesli diğer bütün nesillerden çok daha büyük bir hoşgörüye sahip. Homofobi ve transfobi oranı en düşük nesil, engellileri en normal karşılayan nesil, cinsiyet rollerinden en bağımsız nesil. Bireyi toplumun önüne koyup mutlu bireylerden toplum oluşturmayı seçmiş bir nesil. Bu da yine hakaret, eleştiri olarak yazılmış ama baktığında övgüye değer bir özellik.

"Çalışmadan kısa yoldan para kazanmak en büyük arzuları": Bu da yine X neslinin asla anlayamayacağı bir şey, yine o kadar saçma bir yerden bakıyorlar ki. Y neslinde başlayan bir çalışma sistemi sorgulaması var. Bize de yıllarca tembel dediler çünkü X nesli yaşamak için çalışmıyor, çalışmak için yaşıyor. Gıkını bile çıkartmadan günlerce, saatlerce, yıllarca mal mal çalışır. Arada bir "Hakkımızı isteriz canısı" diye grev falan yaparlar, iki kuru vaade kanıp onu da sonlandırırlar. Canlarına tak etmesi için en az 5 ay maaş almamaları, mesai ücretlerinin yatmaması, izinsiz çalışmaları gerekir. O zaman bir "Yaa ben insandım galiba" diye kendilerine geliyorlar. Y kuşağında ise bu toptan değişti. Y kuşağı iş hayatı özel hayatının önüne geçtiği anda işi bırakabiliyor. Çok iyi maaşla çalıştığı bir yerden "Kendime vakit ayıramıyorum" deyip ayrılabiliyor. Z kuşağı ise bambaşka bir şey yaptı ve kendi iş alanlarını yarattı. X kuşağı ailelerinin "Kalk onun başından, ders çalış" diye darladığı ne varsa onlardan para kazanmanın yolunu buldu. X kuşağı ailelerinin "iyi maaşlı" diye uygun gördüğü mesleklerin hepsinin geçerliliğini bitirdi. Çalışmadan kısa yoldan para kazanmak gibi bir dertleri yok, aksine sevdiği işte az paraya çalışmayı yüksek maaşlı nefret edecekleri işlere tercih ediyorlar. Bu nesil para kazanma işini o kadar değersizleştirdi ki parayı bile kaldırabilirler. Her kuşağın gençliğinde olduğu gibi "iyi giyinme","iyi marka" takıntıları var tabii ki ama iki gün sonra dede telefonunu moda yapıp son model telefonları geçersiz kılabilirler. Tuhaf bir tüketim alışkanlıkları var.

"Cahildir": Bilgiye ulaşımın kolaylığı her şeyi bilme zorunluluğu gibi anlaşılıyor nedense. Şu anki ortaokul müfredatı 300 yıl önceki bilim insanlarının bilgisinden daha kapsamlı. Sadece tek tuşla kodlama bile öğrenebiliyorsunuz, öyle bir çağdayız. O zaman cahillik ne? Bilmemek mi? Neyi bilmemek? Bu çocukları neyi bilmedikleri için cahillikle suçlayalım? Eminim hepsi senden benden çok daha bilgilidir ama belli konularda, biz de belli konularda onlardan bilgiliyiz. O zaman ya hepimiz cahiliz, ya hepimiz alim. Cehaletin artık günümüzdeki tanımı; "Sorgulamadan kabul etmek, bilgiyi araştırmamak, denilene inanmak." Bu durum biz Y kuşağının gençliğini yedi, internetin ilk çıktığı yıllarda önümüze çıkan her bilgiyi ansiklopedi kıvamında doğru kabul ettik çünkü bilgisayardan önceki kaynağımız kitaplardı ve kitapta öyle yazıyorsa doğruydu. Z kuşağında ise böyle bir durum yok. Sosyal medyadaki trol haberlere Y kuşağı olarak biz daha çok düşüyoruz :) Onlarsa üç dört kaynaktan daha teyit edip inanıyor. Aksine fazla soruşturmacılar. Araştırmaktan zevk alıyolar. Sadece merak ettikleri şeyleri öğreniyorlar, beyinlerini boş bilgilerle doldurmuyorlar. İlgi alanlarına hakimler, keyifi öğreniyorlar. Yani bir Z kuşağı bir konuyu bilmiyorsa, ilgisini çekmediği için bilmiyordur. 

"Özgüvenleri tavan yapmış": Evet, çünkü bireyselciler. Tıpkı ilgi alanları gibi yetenekleri konusunda da bilgi sahibiler. Denemeye daha açıklar ve neyi yapıp yapamayacaklarını denemeden kestirebiliyorlar. X nesli kendi gençliği gibi sümsük bir nesil istiyor olabilir ama o çağ çoktan kapandı. Aslanım Z Kuşağı.

"Teknoloji bağımlıları": Teknolojinin içine doğdular, dünyada cep telefonsuz ve internetsiz bir dönemde yaşamadılar, öyle bir dünyanın varlığı ejderha masalları gibi bir şey onlar için. Tamam da bu çocukları siz bu hale getirdiniz. Ağladığında eline tableti telefonu siz verdiniz. Siz hiçbir sınır koymadan internette gezindirdiniz. Şimdi kalkıp bunlar bağımlı demek salaklık çünkü siz yetiştirdiniz. Tamamen internette geçen bir dünya yarattık çocuklar da bunun içinde doğdu. Yanında oturan birisiyle bile mesaj atarak iletişim kuruyorlar. Bu dünya düzeninde, böyle sosyalleşiyorlar çünkü başka türlüsünü görmediler. Buradan vurmak saçmalık. 

"Megabayt dağıtarak oy alınır": Anlamaya ne kadar uzak olduğunu bu cümlede çok net gördüm zaten. Bedava megabayt dağıtarak oy moy alamazsınız, gigabayt belki. Şaka bir yana Z kuşağı rüşvetle tavlanacak bir nesil değil. Bir parti "Gençlere şuuu kadar internet paketi bedavaaaa" desin, "Verecek tabii işi bu." der, geçer. Onda bir karşılığı yok. Sandığınızın aksine hayatları telefonlarda geçmiyor dünya görüşleri sizin anlayabileceğinizin ötesinde. Avrupalı bir akranı ile aynı şartları istiyor, internet paketi değil. O onda var zaten. Beklentileri bu dar görüşle baktığınızda karşılayamayacağınız kadar yüksek. Öyle bunlar kolay lokma, ver interneti geç bir politika ile ancak nefretlerini kazanabilirsiniz. "Belirli bir siyasi görüşleri yok" maddesinde dediğim gibi her şeyi değerlendirdikleri sağlam bir doğru yanlış terazileri var. ÖSYM'den daha acımasızlar, tek bir yanlışınız bütün doğrularınızı götürebilir. Kafalarında yaşamak istedikleri dünya çok net, belli. Kendisine bu dünyayı kuramayacak olanın da sempatisini kazanması imkansız. Bu arada da değer verdiği her konunun aynı önemi görmesini bekliyor yani "Tamam bana bunları bunları vaad ediyorsun ancak mesela çevre konusunda ne yapacaksın?" diyebilirler. Onları tavlamak isteyen bir siyasetçinin her konuda projesi olması lazım çünkü aynı zamanda da en duyarlı nesiller. Şu ana kadarki en zor seçmenler muhtemelen Z kuşağı olacak çünkü bir toplulukla hareket etme gibi bir güdüleri yok yani eskiden yapılan "ağayı ikna edin marabası oy verir." mantığı bu nesilde asla çalışmıyor. Hepsinin tek tek ikna edilmesi lazım. Kendi değer yargılarını tek doğru görme eğilimleri de çok yüksek o yüzden birini kapayım derken on tanesini kaçırabilirsiniz. Keşke seçmen olduklarında ya da seçim yaklaştığında değil de daha öncesinden anlamaya çalışsaydınız, hele hele hizada tutmak için interneti kapatma yoluna gitmeseydiniz keşke. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Güçlü Kadın Şarkıları