Solcu Abilerin Pembe 1 Mayıs'ı 8 Mart



Uzun zaman sonra ilk kez bu sene 8 Mart'ta Twitter'da değilim. Solcu abilerin "Emekçi Kadınlar Günü" çığırtkanlığıyla bugünde bile kadınlar arasında ayrım yapmasını izlememe gerek yok.

Kendileri hala 8 Mart'ı Pembe 1 Mayıs tadında yaşatmaya çalışıyor, kadınlara mücadele dersi veriyor, gece yürüyüş pankartlarını eleştiriyor. Tekrar hatırlatayım bu solcu abiler 60'lardan beri sosyalizm mücadelesi veren bir guru ve 2020 yılında kadınlara mücadele dersi veriyor. Şimdiye bu çabayla aldıkları verimli sonuçları sağolsunlar bizimle paylaşıyorlar. Çok teşekkür ederiz.


Solcu abilere göre bugünü kutlayabilmeniz için sadece kadın olmanız yetmez aynı zamanda "emekçi" olmak zorundasınız. "Emekçi kadın" olabilmeniz için ise çok sert kriterleri var. Mesela 1 Mayıs'ta beyaz yakalı olmanız sizi emekçi yaparken bu 8 Mart'ta geçerli değil, sonuçta plazada çalışıp, Starbucks'dan kahve içip emekçi olamazsınız. Ayrıca bugün iş dışında hiçbir sorunumuzu dile getirmememizi isteniyor çünkü bu emekçi kadınlar günü. Sadece iş yerinde ölürsek ölümlerden, sadece işte tacize uğrarsak tacizlerden, sadece işte engellenirsek çifte standarttan bahsedebiliriz. Belli ki bu konuları 1 Mayıs'ta dile getirmemiz çok hoş karşılanmıyor, eşit ücret eşit iş gücü talebi 1 Mayıs'ın konusu değil çünkü p gün hep birlikte patrona sövmek zorundaydız ama erkek iş arkadaşlarınıza da sövebilin diye size bu muhteşem günü bahşettiler. Ya da erkek patronunuza daha içten sövmek isterseniz bugün sizin.

Kendi işini kurmuş, çalışanı olan kadınlar patron oldukları için zaten bu günden faydalanamazlar çünkü her patron biraz göttür. Ufak ölçekli bir iş sahibiyseniz belki bir şansınız olabilir ama holding yada büyük bir şirket yönetiyorsanız bugünü kutlamayı aklınızdan bile geçirmeyin.


Keşke hayat bu solcu abiler kadar kolay olsaydı, tek derdimiz iş yerimizdeki zorluklar olsaydı biz de senede bir gün yetmez bize deyip bir de 8 Mart'ta işte yaşadığımız zorluklardan konuşuyor olsaydık ama maalesef kadınlar olarak çok daha başka sorunlarımız var. Özür dileriz solcu abiler.

Feminizme olan düşmanlıklarının en çok gün yüzüne çıktığı bu şahane günde yine kadınlar için eşitliğin sosyalizmden geçtiğini, feminizmin kadın hakları mücadelesini baltaladığını falan söyleyip duracaklar çünkü eşitlik sosyalizmden gelmediği müddetçe Ameriganın oyunudur. Bu arada da solcu abiler derneklerinde, parti merkezlerinde falan hala yoldaşlık görev dağılımında kadınlara yemek, çay yaptırıp, bulaşık yıkatıp, tuvalet temizletiyor. Eşitlik için mükemmel bir kaynak gerçekten.



Solcu abilere göre patron olan kadınlar, çalışan kadınların düşmanıdır çünkü iş yerinde onlara zorluk çıkartır. Bunu da hep karşımıza "E hani kız kardeşlik","Siz birbirinizi eziyorsunuz." olarak getirir. Şimdi bir erkek patron mesela mesai ücreti ödemediğinde bu bir cinsiyet sorunu mudur? Hayır. Kadın patron ödemediğinde bu neden bir "kız kardeşlik ihaneti" olsun ki? Erkeklerin her hareketi cinsiyetsiz olurken kadınların hareketleri neden salt kadın olarak yorumlansın? Aynı sektörde, aynı işi yapan 5 erkek patronun uyguladığını 1 kadın patron da uyguladığında neden bambaşka bir konu haline geliyor. Bunların hepsi 1 Mayıs'ın konusu, 1 Mayıs'ta patronun kadın erkek olduğuna mı bakıyoruz? Kadın patronlara ayrıca sövmek için mi 8 Mart var? Kadınlar iş yerlerinde erkek iş arkadaşlarıyla aynı haksızlığa uğradığında patronun cinsiyetinin bir önemi yokken patron kadın olduğunda neden farklı bir sonuç ortaya çıksın? Bir şekilde yolunu bulup bundan kar eden erkek patronlar cinsiyetsiz olarak yargılanırken kadın patronlar aynı çıkarı sağlamaya çalıştığında neden kadın olarak yargılansın?

Gelelim solcu abilerin en en en sinir olduğu, benim de sinir olmalarına en sevindiğim yere: Gece Yürüyüş Pankartları. Her sene 9 Mart'ta gece yürüyüş pankart görsellerini ilgiyle takip ederim çünkü içlerinde muhteşem zeka, yüksek espri ve ince mizah vardır. Gel gelelim solcu abiler bu pankartlara aşırı sinir olur, çıldırır. Çünkü bir kadın kendisine nasıl "Sürtük" der, "Kürtaj hakkı" istemek ile 8 Mart ne alakadır? Kendimizi küçültüyoruzdur, basitleştiriyoruzdur, böyle mücadele edilmezdir. Tekrar söylüyorum 60'lı yıllardan beri sürdürdükleri bu mücadeleden aldıkları olumlu sonuçlarla bize mücadele yolu gösterdikleri için tekrar tekrar teşekkürler. Kadınların nasıl mücadele edeceği, gece yürüyüşünde ne yazacakları, talepleri, normalleştirmeye çalıştıkları siz sola yatmış çüklüleri ilgilendirmez. Bir kadın elinde "Lilith'in Sürtükleriyiz" yazan döviz taşımak istiyorsa taşır, bizde sizdeki gibi kolektiflik yok, canı isteyen istediğini yazar bu orada yürüyen herkesin ortak görüşü olmak zorunda değil. Başkası çıkıp "Ben sürtük değilim" derse o da onu yazar. Bu yüzden kendi yürüyüşümüzde birbirimize dövizlerle dalmıyoruz.



Özellikle cinsellik içeren ya da cinsellik içermese bile kendi üreme organımızı geçiren her pankartta mücadeleye büyük darbe vuruyoruz. Burada da söyledikleri şey şu "O kadar şey oluyor derdiniz bu mu?" O kadar şey; Tecavüz, aile içi şiddet, taciz ve cinayet. Bize kendi sorunlarımızı hatırlattıkları için teşekkür ederiz tekrardan ama biz sorunlarımızı listelerken bir önem sıralaması uygulamıyoruz. Hepsinin temelinde kadın cinselliğinin ayıplanması yattığının da farkındayız ve bununla dalga geçmememiz için hiçbir sebep yok. Belki de siz hala önem sıralaması yaptığınız için bir bok becerememiş olabilirsiniz. Bizim için sokakta uğradığımız tacizle sütyen giymediğimizde ayıplanmamız aynı derecede önemli. Parke taşlarında topuklularla yürüyememekle cinsel ayrımcılık yüzünden terfi alamamak da aynı önemde. Erkek kardeşin kayırılmasıyla büyümek ile orgazm olamamak arasında gram fark görmüyoruz. Hepsi dertlerimiz ya da başka bir kadının derdi, hepsini sahipleniyoruz ve hepsiyle birden mücadele ediyoruz. Mücadele ederken de yani en azından eylem yaparken, yürüyüş yaparken illa bin yıllık heceleme sloganlarla, sinirli sinirli bakışlarla, sert ve fazla ciddi afişlerle değil de eğlenerek yapıyoruz. Çünkü 8 Mart Gece Yürüyüşleri kadınlar olarak birlikte gece gece rahatça yürüyebildiğimiz tek gün ve bunun tadını çıkartıyoruz. Birbirimizin pankartlarına bakıp gülüyoruz. "Ulan nasıl aklıma gelmedi çok güzelmiş" diye kıskanıyoruz, yürürken hiç tanımadığımız diğer kadınlarla şakalaşıyoruz ve şarkılar söyleye söyleye eğleniyoruz. Bunlar olurken de kimse kimsenin talebini yargılamıyor. Bir seks işçisi mesleği ile alakalı bir pankart açtığında oradaki bir kadın buna ahlaki olarak karşı olsa bile bireyselde tutuyor ve müdahale etmiyor. Birisi orgazm şakası yaptığında başka birisi "Kadın cinayetleri daha önemli, onunla ilgilenin" demiyor. Başkası kendisine "Orospu" yazdıysa bu pankart başka bir kadını "Ama ben orospu değilim." deyip rahatsız etmiyor. Dolayısıyla yazılan hiçbir pankartın mücadeleye bir zararı yok, herkesin talebi kendine. Kimse de kimseyi bununla yargılamıyor. Yargılayanlar zaten ertesi günü "Bu mu yani feminizm" diye Twitter'dan ötüyor ve evet bu.


Günümüz feminizminin en çok eleştirildiği nokta cinsellik ve kadın görselliği üzerine çok konuşması yani rahat rahat sevişme talebi, sevişen kadının toplumda düşürüldüğü konumda yaşanan ayrımcılık, dayatılan güzellik algısı, kadınların olmak zorunda oldukları kalıplarla uğraşmamız gereksiz çünkü daha önemli konular var. Bunu da şu şekilde eleştiriyorlar; 19. yy feminizmi oy kullanma hakkı, iş hakkı talepleriyle mücadele ederken bizi şimdi görseler döverlermiş. Önceliklikle feminizm tarihi bilginize sıçayım. Oy hakkı ve iş hakkının yanı sıra aynı yıllarda doğum kontrol, kürtaj hakkı mücadelesi de verildi, bunlar da cinsellik konuları yani bugün ile aynı. "Namusumuzla", "hanımhanımcık" mücadele etmek feminizm tarihinde çok eşine rastlanmış bir şey değil. Doğum kontrol ve kürtaj hakkına kadar cinsellik sadece üreme odaklı bir eylemken zevk eylemine dönüştü yani bugün rahat rahat sevişmenizi feministlere borçlusunuz, bir şey değil.



Bütün kadınların ama bütün kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun. "Emekçi" diye özellikle belirtmeme gerek yok çünkü zaten kadın olmak emek istiyor. Kendi günümüzü kutlarken bile birilerine laf anlatmakla uğraşıyoruz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Güçlü Kadın Şarkıları