Genç Yetişkinler: Aslında Ne Genciz, Ne De Yetişkin

Bizim kuşakla beraber ortaya çıkan bir tabir var; Genç yetişkinler. Oysa bizim annelerimiz ya da babamız önce gençti sonra da yetişkin. İlk genç yetişkinler olarak rahatsızız.

"Yetişkin" kelimesinin TDK tanımları; Yetişmiş, olgunlaşmış. Evlenme çağına gelmiş. Beden, ruh ve duygu bakımlarından olgunluğa erişmiş olan. Gelişimin herhangi bir yönünde veya tümünde duraklama düzeyine erişmiş olan.
Genç yetişkinler denilen grup ise 25 yaşını geçmiş, okulunu bitirmiş, kariyer basamağına geçmiş işsiz ya da çalışan, ailesinden ayrı yaşayan bekar kişiler. Yani öğrenci desen değiliz, ailesini kurmuş desen değiliz. Kariyer desen bir çoğumuz için ya başında ya da hiç başlamamış, çok azımız için iyi ilerleyen bir belirteç.

Oysa ki yarattığı psikoloji inanılmaz saçma. 25 öncesinde "Her şeyi yaparım, her şeye yetişirim, önümde uzun bir yol var, daha gencim" derken 26. yaş gününüzde bir anda her şeye geç kalmış, bütün hayallerini ertelemiş, hayatı ıskalamış biri gibi hissediyorsunuz kendinizi. Daha bir sene öncesinde size asla batmayan kariyeriniz bir anda "Ben hayatım boyunca bu işi mi yapacağım, nereye yükseleceğim, yükselsem ne olacak?" diye gözünüze batıyor. Hayatınızdaki kişi bir anda gözünüze en iğrenç haliyle beliriyor. "Bu ne ya, bununla hayat mı geçer? Gerçekten zamanımı bunlarla mı harcıyorum?" diyorsunuz.

 Toplumun şimdiye kadar koyduğu hiçbir ahlak kuralı bizim için geçerli değil. Çünkü bizim annelerimiz, babalarımız 20'li yaşlarının başında evlendi, bizim yaşımıza gelmeden çoktan ilk çocuğunu kucağına aldı. Oluşturulan bütün ahlak kuralları da bu aile hayatı üzerinden şekillendi. Oysa ki şu ada çok az yetişkin genç 30'larına gelmeden evlenip aile kuruyor.

Okul süresinin uzaması ve artan bağımsızlık, "Bir şeyler yaşamalıyım" aşkı ile ötelenen "Aile olma" hadisesi ise bizi yaşımızla ilgili çelişkilere sürüklüyor. Neyin yaşımıza yakışıp yakışmayacağı ile ilgili en ufak bir fikrimiz yok.

 Tamamen kendimden örnek verecek olursam; 27 yaşımdayım ve benim yaşımdayken annem çoktan boşanmış, bekar anne olarak kendi işini kurmuş, hayat mücadelesine atılmıştı. Ben ise henüz hayatla tam olarak ne kavgam olduğunu bile anlamadığım, aile kurmaya çoğu yaşıtımdan yakın olsam da hala en az bir kaç sene uzak olduğum bir dönemdeyim. İş olarak ise hayallerini kovalamakla parayı kovalamak arasında kararsızlığı yaşıyorum.

Gözlemlediğim kadarıyla en azından kariyeri oturtan nadir yaşıtlarım da aile kurma işine fazlasıyla uzak ya da bunu asla istemiyor ama bizde "Yetişkinlik" işi tamamen aile kurmaya odaklanmış durumda. Tek başına yaşayan, bütçesini tamamen kendisi kontrol eden, hayatının bütün sorumluluğunu tek başına sırtlanmış akranlarım hala "Genç Yetişkin" kategorisinde. Üstelik çoğu kendisini artık genç hissetmiyor, yetişkinliğe ise arşın arşın uzakta görüyor. Şimdi biz kendi başına yaşayan, okuyacağı bölümden yapacağı mesleğe kadar kararlarını vermiş, tek ya da ev arkadaşı/partner ile hayatlarını sürdürdükleri evin bütün sorumluluğunu almış insanlar olarak yetişkin değiliz ama bunun yanı sıra bir yere eğlenmeye gittiğimizde, sosyal medyaya girdiğimizde bizden 10 yaş küçük insanlarla tanışıp, konuşup, kendimizi yaşlı hissettiğimize göre de genç değiliz. Peki, "BİZ ŞİMDİ NEYİZ?"

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Güçlü Kadın Şarkıları