Mart Ayı Kitapları: Chuck Palahniuk Ayı Bölüm I



Her yıl kendime daha çok kitap okuma hedefi koyup bunu bir süre gerçekleştirip sonra devam ettiremiyorum. 2019'da 3, 2020'de 9 kitap okumuşum. Saçma olansa neredeyse o yıl okuduğum kitapların tamamını aynı ayda okumam. Yani ya hiç okumuyorum, ya da bir ayda 3-4 kitap bitirecek şekilde okuyorum. O yüzden bu sene kendimi motive edecek başka bir yol buldum ve konseptler çıkarttım.

Mart ayını uzun zamandır tekrar okumak istediğim Chuck Palahniuk kitaplarına ayırdım. Okudukça eksik olan kitapları aldım, kitapları aldıkça daha da fazlasını istedim ve doğum günümde hediye olarak Chuck kitapları geldi. 

Bütün yılın programını çıkarttığım için bu sene hedefimi gerçekleştireceğime inanıyorum. Her ay bunları yazmak da keyifli olacak. Programım şu şekilde, ola ki bir ayın konseptinde kitaplar erkenden bitti, hazırda okunmayı bekleyen kitaplarım da var.


Chuck kitapları bir aya sığladığı için Nisan ayında da devam edecek. Hatta eklenecek bir kaç kitap daha var.

Mart ayı raporu: 28 günde 1614 sayfa ve 7 kitap.

Dövüş Kulübü

Bunun Kitap vs Film yazısının hala gelmemesi tamamen tembellikten. Çoğu insanın aksine ilk okuduğum Chuck kitabı değil, filmiyle birlikte efsaneler arasına girmiş olsa da favori Chuck kitabım da değil. Seviyorum o ayrı ama fanboylar sayesinde bağlamından koptuğunu düşünüyorum. Bunun sebebi kesinlikle film değil, film kitabı olabilecek en başarılı şekilde yansıtmış ve ters düştüğü çok bir şey yok ama filmin ulaştığı kitleler işin kendisini tuhaf bir yere getirdi gibi. Yine de hala "minimilizm minimilizim" diye konuşan salaklara "Canım bu bildiğin Dövüş Kulübü" demeye devam edeceğim. 

Ölüm Pornosu

Bu kitap galiba Chuck Palahniuk'i en güzel tanımlayan kitap. Tarzını, mizah anlayışını, kafa yapısını bu kitap kadar iyi özetleyen bir kitabı yok. Dövüş Kulübü yayınlanan ilk kitabı olduğu için zamanla oturan bu tarzı en iyi bu kitapta gördüğümüzü düşünüyorum. Bir ana olay vardır, bir kaç ana kahraman vardır ve özetlemeye kalksanız bomboş bir konu olan ana olay ilginç bir şekilde çok iyi anlatılır ve ortaya harika bir kitap çıkar. Bunu bütün Chuck kitapları için yapabilirsiniz. Hikayenin kendisi aslında dünyanın en saçma hikayesidir ama sizi içine çeker. Yan hikayeler, merak, hikayeyi yükseltme... Bu kitabın hikayesi şu: Artık gözden düşmüş eski bir pornstar kadın 600 adamla birlikte porno çekerek bir dünya rekoru kırmaya çalışıyor, kitap da bekleme odasındaki 600 adamdan 3'ü arasında geçiyor. Böyle anlatınca çok ilginç geldi mi? Yooo, gelemez çünkü ama mükemmel kitap.

Tıkanma

İlk okuduğum Chuck kitabı. Öncelikle tekrar okuyunca kendime şu soruyu sordum: Kim, neden 15-16 yaşlarında bir gence hediye olarak bu kitabı alır? Yani evet kitap harika ama bunu neden yaptınız? 

Okuduğum zaman çok sevmiştim, diğer kitaplarını da bu kitabı çok sevdiğim için alıp okumuştum, yıllar içinde de aklıma geldikçe açıp tekrar tekrar okuduğum bir kitaptı ama bendeki kitabı kaybetmiştim, sonra da kaç kere okudum nasılsa deyip almamıştım. Chuck'ın 3 kitabını okuyunca "Ben buna devam ederim" deyip sipariş ettim. Okurken aslında merak ettiğim şey şuydu: Bu kitabı okuduğumdan beri en sevdiğim kitap sorulduğunda hep Tıkanma dedim, aradan yıllar geçti, ben değiştim, bir çok kitap da okudum üzerine acaba hala en sevdiğim kitap mı? Cevap kesinlikle evet. Chuck da dahil bu kitaptan daha iyi bir kitap yazan yok benim için. Neden bu kitabı çok seviyorum? Net bir cevabım yok. Karakterler çok çok iyi, ana hikaye daha önce de söylediğim gibi çok ilginç değil gibi ama hikayenin gidişatı ilginç. Sanırım bir 10 sene daha "En sevdiğin kitap hangisi?" sorusuna yanıtım belli.

Kurgudan da Garip

Keşke bu kitabı en sona atsaydım, romanların arasına bu denemeyi koymak pek iyi bir fikir değildi. Kitabın olayı şu: Chuck kitaplarını yazarken çok fazla bilgi veriyor ve bu bilgiler her kitapta farklı bir uzmanlık alanı oluyor. Mesela Dövüş Kulübü'nde bu uzmanlık alanı patlayıcı yapımı, Gösteri Peygamberi'nde sofra adabı, Tıkanma'da vandalizm eylemleri, Ölüm Pornosu'nda set kazaları. Bu kitap Chuck'ın kitaplar için edindiği bilgileri edinme aşamaları ya da kullanmadığı hikayelerle dolu. Mesela Tıkanma için olduğunu tahmin ettiğim şato yapımı bölümü. Tıkanma'da bir karakter taşlar toplayıp kendisine bir ev inşa ediyordu, şato bölümünde de kendisine şatolar yapan 3 adamın gerçek hikayesi anlatılıyor. Aslında Chuck'ın garip bulduğu gerçek hikayelerin toplaması gibi bir şey. Çok çok bayılmadım bu kitaba, sanırım kurgularını daha çok seviyorum çünkü hiçbir şey Chuck'ın kurgularından daha garip olamaz.

Görünmez Canavarlar

Önce ilginç bir bilgi: Bu kitap Chuck'ın yazdığı ilk kitap ama bu kitabı bastıramayınca ve sürekli red yiyince sinirlenip Dövüş Kulübü'nü yazmış.

Şu ana kadar okuduğum kitapları içerisinde belki de en güzel olay örgüsüne ve sürprizlere sahip kitabı bu. Hikaye gerçekten ilginç. Bir model yüzünün yarısını kaybediyor, güzelliğinden geriye hiçbir şey kalmıyor ve hastanede tanıştığı bir trans kadın ve bir erkek arkadaşı ile birlikte bir yolculuğa çıkıyor. Bu üçlünün geçmişten gelen bağları kitabı okurken bana sesli ve dolu dolu "OHAA!" çektirdi, hem de bir kaç kez. Dövüş Kulübü'nden daha sürprizli olduğunu söyleyebilirim ama bu ters köşeler genel olarak bütün kitaplarda irili ufaklı mevcut zaten. Bu kitabın filme uyarlanması yıllardır gündemde ama bir türlü olmamış nedense, iyi bir iş çıkarsa şahane bir film çıkar ortaya.

Lanetli

Kendisini yaratıcı, hayalperest falan olarak gören ben, bu kitabı okuduktan sonra hayal dünyamın o kadar da geniş olmadığını fark ettim ve bu beni biraz üzdü. Bana bütün ana konuyu verseniz bile böyle bir kitap çıkartamam. Hikayesi düz ama ayrıntılarıyla sizi alıp götüren olağanüstü bir kitap. Kitap, 13 yaşında cehenneme giden bir kızın cehennemde yaşadıklarını anlatıyor. Aslında bütün kitabın özeti, olayı bu. Cehennem tasviri her ayrıntısıyla mükemmel, kızın cehenneme bakış açısı harika, içerisinde yine minik Chuck sürprizleri var, bir de üstüne nedense akıllara Brangelina çiftini getiren bir "aktivist ünlü aile" var. Kızın, ailesinin yaptıklarıyla dalga geçmesine katıla katıla güldüm. Bu kitap bir üçleme seriymiş, ikinci kitabını da bu ay alıp okumayı planlıyorum. 3. kitap henüz yazılmadı sanırım.

Günce

Şimdiye kadar Chuck kitapları için en sık söylediğim şey sanırım "Basit bir hikayeyi çok ilgi çekici şekilde anlatması." olmuştur. Bu kitap da bunun tam tersi. İlginç bir hikayeyi aşırı sıkıcı bir şekilde anlatıyor. Bu kitabı okurken çok yoruldum, daraldım, bunaldım. Bunun başlıca sebebi kitaptaki anlatıcı rolünün sürekli değişmesi. Ölüm Pornosu'nda olduğu gibi başka karakterlerin gözünden anlatmaktan bahsetmiyorum. Anlatıcının anlattığı kişi sürekli değişiyor hatta cümleden cümleye bile değişiyor. 

Şimdi bu kitap bir kadının, kocası komaya girince tutmaya başladığı günlüğü. Anlatıcı bazen kadın, bu değişmiyor ama bazen kocasına, bazen okura anlatıyor sonra bir anda anlatıcı sanki başka birisiymiş gibi kendisinden bile isim vererek bahsediyor bir dakika sonra anlatıcı kadın olup kocasına hitap ediyor. Bu beni aşırı yordu ama zamanla alıştım. Zorlayan bir diğer şey de karakterlere sürekli başka bir isim vererek anlatması.

Bu kitabı okurken aşırı Stephen King enerjisi aldım. Sanki King kitapları okuyup okuyup aklına bu hikaye gelmiş gibiydi. Sonra Kurgudan Da Garip kitabında Ira Levin hayranlığını hatırladım. Kendisini hiç okumadım ama Stepford Kadınları'nı izledim. Biraz o havada bir kitap. Bir yerde herkesin bildiği ama sadece ana karakterin bilmediği bir sır var, ana karakter ne olduğunu bilmeden bu sırla baş etmeye çalışıyor. Konusu gerçekten ilginç, güzel ama finali de biraz sıradan olunca genel olarak çok ilgimi çekmedi diyebilirim. Bir daha bir Chuck okuma serisi yapsam önümüzdeki yıllarda, bu kitabı koymam gibi.

Öyle güzel anlattın ki canım çekti derseniz: Ayrıntı Yayınları - Chuck Palahniuk sayfası

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Güçlü Kadın Şarkıları