Halkımız Sinemada Film İzlemeyi Bilmiyor (Ve Öğrenmeye De Gram Hevesi Yok)

Ben (Temsili)
Uzun zamandır beklediğiniz bir filmi izlemek için paranızın bir kısmını ve bir hafta sonunuzu feda edip koşa koşa sinemaya gidiyorsunuz ama maalesef Türkiye'de yaşıyorsunuz. Her seferinde karşılaştığınız o acı gerçek: Halkımız sinemada film izlemeyi bilmiyor (ve öğrenmeye de gram hevesi yok.)



İstanbul'dan taşınmaya karar vermemiz yani İstanbul'dan yaşayamayacak kadar nefret etmemiz Avengers: Infinity War filminin gişe sırasında iki insanın daha fazla ne kadar aptal olabiliriz yarışı sırasında patlak vermişti. Dün de aynı serinin devam filmini yeni yuvamız Eskişehir'de izledik ve artık şu sonuca vardım: İnsanlardan nefret etmek istemiyorsak sinemaya gitmemeliyiz.

Daha önce insanların konser adabı tartışma konusu olmuştu. (Buraya Simto'nun yazısını bırakıyorum.) konserlerde sahnedeki sanatçıyı delirtecek noktaya gelebilen insanların sinemada uslu uslu film seyretmesini beklemek büyük bir hayal ürünü herhalde.



Öncelikle sevgili halkımız kesinlikle toplum içinde nasıl davranacağını bilmiyor, kendisini sürekli evinde sanıyor ve bu durumda biz diğer seyirciler de evlerine gelen istenmeyen misafir oluyoruz. Gerçekten sizi rahatsız etmek istemezdik sadece, sizin için de bir sakıncası yoksa, şu filmi izlemek için buradayız. Gerçekten tek amacımız filmi izlemek yani uçuk bilet ücretini senin film hakkındaki gereksiz yorumlarını dinlemek(bunu daha sonra ayrıntılı olarak anlatacağım) ya da telefonunun sonuna kadar açtığın ışığından gelen Instagram akışını izlemek için ödemedik ve bu, haftasonu planımın içinde kesinlikle yer almıyor.



Seri filmi, film sırasında anlatan arkadaş; Avengers Endgame, Marvel sevenler için belki de serideki en özel filmlerden biri. 2008 yılında başlayan 22 filmlik bir geçmişi var. Bu da demek oluyor ki sayın Marvelsever arkadaşlar; sevgilinize Marvel evrenini film sırasında değil en azından filme girmeden önce anlatın. Beraber bir şeyler paylaşmak, ortak zevkleriniz olduğuna kendinizi ikna etmek istiyor olabilirsiniz belki ama yoksa da zorlamayın, her şeyi paylaşmak zorunda değilsiniz ya da bunu kendi aranızda, bizi hiç katmadan halledebilirsiniz. Gidin evinizde Marvel maratonu yapın, bu filmin vizyona gireceği 1 yıldan fazladır belli. Eğer ilişkiniz yeniyse de internette milyonlarca Marvel Sinema Evreni özeti var, en ayrıntılısı 1 saat sürüyor. Yok bunu bile yapacak kadar ilgilenmiyorsanız filmde de o çenenizi bir zahmet kapatın.



Bir diğer aşırı uyuz olunan insan tipi ekranda gördüğü her şeyi ama HER ŞEYİ sesli söyleyen kişi. Ekrandan fare geçerken "Aaaa fare" demekten tutun, koca sinema ekranının tamamında yazan NEW YORK yazısını sesli okumaya kadar giden var. Bakın filmi izlerken olan bir şeye verilen anlık tepkiden bahsetmiyorum, kimsenin nefes bile almadan filmi izlemesi gerektiğini savunmuyorum aksine ters köşe sahnelerde verilen toplu tepki filmi çok daha eğlenceli kılıyor ama bir ayarı var bunun. Sırf filmle ilgilendiğinizi göstermek için ekrandaki her şeyi sesli söylemeniz sadece çevrenizdeki insanların size iki tane çakmak istemesine sebep oluyor. Film sırasında yanımdakiyle konuşmayı ben de seviyorum, konuşmadan kastım bir şeyin neye sebep olabileceği vs. gibi film içindeki anlık teoriler ama bunu yaparken yanınızdaki kişinin kulağına eğilip sadece onun duyabileceği şekilde söylemeniz inanın zor değil.



Mısırcılar-kolacılar; Sinemada mısır yenmez tezine sonuna kadar karşıyım çünkü patlamış mısır benim kutsalım, kırmızı çizgim ancak o marketten atıp çantaya attığınız ambalajlı paketleri ses yapmamak için yavaş yavaş açtığınızda çok daha uzun süreli ve uyuz bir sese sebep oluyorsunuz. Bunun yanı sıra kola içip hala toplum içinde sesli geğirmemesi gerektiğini bilmeyen gerzekler var. Evet, dün baya baya geğirme yarışı yapan bir toplulukla film seyrettim.



Aşırı duyarlı aileler; Çocuğunuz bir filmi izlemeyi deli gibi istiyor ve siz de bu arzusunu yerine getirmeye çalışıyorsanız en azından öncesinde çocuğunuzun toplum içinde, 3 saat bir koltukta oturabileceğinden emin olun ve lütfen çocuklarınızı gündüz-öğlen seansına götürün. Akşam 20:15 seansında sizin çocuğunuzun ağlamalarını, bağırmalarını ve geğirmelerini dinlemek zorunda değiliz. Hoş, sabah ya da öğen seansında da dinlemek zorunda değiliz ama en azından kendimiz kaşınmış gibi hissedebiliriz çünkü 23.30'da bitecek bir seansda çocuk olabileceğini hesaplamamış olmamız bizim hatamız değil, çünkü ertesi günü okula gidecek çocukların çoktan uyuduğunu varsayıyoruz. Bu ailelere bir çağrım daha var; Lütfen yaş sınırına uyun. +13 filmlere 7-8 yaşında çocuklarınızı getirmeyin. Sen Kiminle Dans Ediyorsun? filmi fragmanında bile aşırı küfür olan ve +13 yaş sınırı ile vizyona girmiş bir filmdi ama bizim filmi izlediğimiz salon çocuk bahçesiydi. Sonra "Yutubırlar çocuuuma kötü örnek oluyor." diye ağlıyorsunuz, önce siz bir ne izlettiğinizi bilin.



Gelelim sosyal medyadan bir saniye bile kopamayan şarjı bitesicelere; Tamamen karanlık bir odada parıl parıl parlayan ekranlarınızın dikkat çekmeyeceğinize olan inancınız zeka seviyeniz hakkında ufak bir fikir veriyor. O sırada arananlar, mesaj gelenler vs. onlara hiçbir şey demiyorum çünkü acil olabilir, arayan ya da mesaj atan kişi sinemada olduğunu bilmiyor olabilir bunlar artık hoşgörülebilir seviyede kalıyor ama kalkıp Instagram akışını 5 dakikada bir kontrol eden manyakları hoşgörmek pek içimden gelmiyor. Canın her dakika Instagram'a bakıp like atmak istiyorsa bunu evinde, dışarıda bir kafede de yapabilirsin, bunun için sinemaya gelmen gerekmiyor. Kimse senin sonuna kadar açtığın ekranına maruz kalmak zorunda değil.


Film sırasında kalkanlar; O mesanen patlasa da, çatlasa da oturacaksın. Filmin bir yerinde kalkıp o karanlıkta herkesin üstünden atlaya zıplaya geçmek istemiyorsan filmde verilen arada git tuvaletine. Aradan döndükten en fazla 10 dakika sonra salondan 6-7 kişi ayrıldı ve bu "Film boktanmış, ben gidiyorum." ayrılması değildi, hepsi daha sonra geri geldi. Bunu yaparken de kimse, birilerine rahatsızlık verdiğini düşünmedi bile. Öyle ki aralarından biri telefonunun fenerini açıp öyle gezinmeyi çok mantıklı buldu.



Sırasını bulamayanlar; Film izlemenin dışında halkımız sinema salonunda yerini bulabilmek konusunda da aşırı zorlanıyor. Oysa ki bilet alırken yerlerinin nerede olduğu belli. Her koltuk sırasının kendisine özgü bir harfi var (Alfabetik ilerliyor) ve hepsi soldan başlayıp tamamen sayma sırası ile birebir aynı şekilde +1 artarak ilerliyor. YANİ N'OLUR 12. SIRADAKİ KOLTUĞUNUZA PERDE ÖNÜNDE, KOLTUK OLMAYAN BOŞ BÖLÜMDEN SAĞ TARAFA DOĞRU İLERLEYİP O SIRADAN GİRİN. Koltuk sırasının öbür ucuna, millete götünüzü dayaya dayaya geçmeniz gerekmiyor, iki tarafta da merdiven ve geçiş mevcut. Bir diğer önemli ve can alıcı husus ise; BİLETİNİZİN ÜZERİNDE YAZAN KOLTUK NUMARASI HANGİSİ İSE ONA OTURMANIZ GEREKİYOR yani daha iyi bir yer, daha iyi bir açı diye başkasının yerine oturduğunuzda oradan kaldırılacağınıza %100 emin olabilirsiniz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Güçlü Kadın Şarkıları