Twitter; Sosyal paylaşım mı? Psikolojik bir hastalık mı?

Bir önceki Twitter yazısından bu yana herşey çok değişti. Twitter, Türkiye’de de popüler oldu. Kullanan ünlülerin sayısı arttıkça kullanıcılar da, değişik profiller de artmaya başladı. Allah, Cebrail, Azrail,İsa,Nuh gibi dini karakterlerin yanı sıra yapımcılar, yönetmenler, oyuncular, sunucular, gazeteciler, yazarlar da Twitter’ı keşfetti. Her popülerliği artan hadiseden sonra olduğu gibi bir uzman (uzmanlar demiyorum) Twitter’ın psikolojik bir hastalık olduğunu öne sürdü ve tartışma başladı.
Bağımlılık yaratması belki kabul edilebilinir ancak bunu psikolojik bir rahatsızlık olarak görmek pikopatlık olsagerek. Öncelikle kullanan ünlülerimiz açısından konuşalım, örneklemeye başlayalım. Twitter’ı en çok ve en doğru kullanan isimlerden biri Mehmet Coşkundeniz (Aşk Doktoru) katıldığı programlarda, UzmanTV’de, gazetesinde sorulara yanıt veriyor kendisi zaten ama Twitter gibi anlık iletişim ortamında da birebir iletişimle her türlü soruyu yanıtlıyor. Bunun yanı sıra onun açısından düşünürsek yazısı için kolay yoldan araştırma, fikir ve öneri alabiliyor. Yazmayı düşündüğü bir konu üzerine kullanıcıların fikrini soruyor ve gelen cevaplarla ister kendine istatistiki bilgi olarak kullanıyor isterse de yazısını birbir okuyucu cümleleriyle destekliyor. Diğer kullanıcılardan devam edelim; Birol Güven‘in yeni projesi Öğrenci Evi ekibi kendine şimdiden bir izleyici kitlesi oluşturmuş durumda, aynı zamanda kendi takip ettikleri kullanıcılar var, bunlardan liste yapmışlar “Özel İzleyici” diye, zaman zaman senaryo için fikir alışverişinde bulunacakları üyelerden oluşuyor bu liste (Ben de o listedeyim sağolsunlar.) Bunun yanı sıra dizi yayına girdiğinde izleyici dizideki aksaklıkları yazar ekibine direk söyleyebilecek, yazar ekibi için büyük bir şans izleyicinin fikrini anında almak. Ceyhun Yılmaz radyo programında Twitter mesajlarına geniş yer veriyor, eskisi gibi mail yollama/okuma derdi sayfa yenileme vesaire yok. Dinlediğin programa anında katılabiliyor, fikrini söyleyebiliyorsun. Müzisyenlere gelince Redd ve Gripin konser haberlerini, turne anılarını, konser ya da mekan hakkındaki görüşlerini anında dinleyicileriyle paylaşabiliyor, hatta bu konuda Redd daha başarılı sadece tweet olarak değil fotoğraf olarak da destekliyor. Demir Demirkan Hayal Kahvesi konseri öncesinde dinleyicilerine hangi şarkıya cover yapılmasını istediğini sordu, kendi şarkılarından bir playlist hazırlattı. Tüm bunların dışında sevdiğiniz oyuncuyla/sunucuyla/müzisyenle birebir iletişimde olabiliyorsunuz. Aynı zamanda pek çok şirket de Twitter’da. THY, Vodafone, Turkcell, AtlasJet gibi hizmet şirketleri, Sabah,Milliyet,NTV,CNN gibi basın organlarının takipçileri olursanız kampanyalarından, haberlerinden ilk faydalananlardan oluyorsunuz.

Kişisel kullanıma gelince de herhangi bir fikrinizi binlerce kişiyle paylaşabiliyor, fikir alışverişinde bulunabiliyor, herhangi bir konuda yardım istediğinizde daha çok öneriyle karşılaşıyorsunuz. En basiti gösterimde olan bir filmi, o sırada yayınlanan bir diziyi, yeni çıkan bir albümü herşeyiyle tartışabiliyorsunuz ya da başkalarının fikirlerini de değerlendirebiliyorsunuz. Eğer benim gibi insan gözlemlemeyi seven biriyseniz bu sizin için büyük şans olur. Bir de bloğunuz varsa yazdığınız yazı anında tüm takipçilerinizin bilgisine sunuluyor, yazı hakkında ya da yazının konusu hakkında tartışabiliyorsunuz. Mesela Antalya Film Festivali ve Osmanlı Cumhuriyeti hakkında yazdığım yazıyı birebir Gani Müjde’yle değerlendirme fırsatım oldu, aşkla ilgili yazdığım bir yazıyı Aşk Doktor’uyla tartıştık böyle fırsatlar yaratan bir siteye psikolojik hastalık mı diyorlar şimdi? Tuhaf.

Kendilerini kanıtlamaya çalışan, toplumda yer edinmeye çalışan insanlar kullanıyormuş. Başbakan’ın yokmuş onun kendini kanıtlamaya ihtiyacı yokmuş. Obama kendini kanıtlama derdinde yani? Onun Twitter kullanmasının başka bir açıklaması yok. Allah aşkına bizim başbakanımız ne zaman halka yakın olmuş ki Twitter’a girsin? Girse bile gider yapmaktan başka ne yazabilir ki?

Ancak densizlikler de olmuyor değil, insanlar takip ettikleri kişiye sonuna kadar sataşma hakkı görüyor kendinde bir düşüncesini ya da bir fikrini değil tamamen kişiye saldırma oluyor bu aksi zaten Twitter’ın amacı.

Her teknolojik hadiseden sonra ceryan eden bu uzman görüşü şimdiye kadar sadece bir kişinin görüşü oldu dolayısıyla aslında ciddiye alınacak bir tarafı yok ancak saldırmaya hazır bünyelerin Twitter’daki yazılarıma sarmasından dolayı ben de fikrimi burdan yazayım dedim, 140 karaktere sığmaz çünkü.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Güçlü Kadın Şarkıları