Mehmet Turgut kırıklığı

Mehmet Turgut şu alemlerin en kral,en cesur,en yaratıcı fotoğraf sanatçısıydı benim gözümde. Başta adını sanını bilmeden tarzına hayran olmuştum. Özellikle Hayko Cepkin ve Ogün Sanlısoy çalışmalarını çok çok beğenmiştim. Sonraysa adını duymayan,fotoğrafını çektirmeyen kalmaz oldu.
Önce tarzını korudu,bir fotoğrafını gördüğümüzde “Aha bunu kesin Mehmet Turgut çekmiş” diyorduk. İmza gibi bir tarzı vardı. Mehmet Turgut popülerleştikçe sahte imzaları da türedi tabi. Herkesin yıllardır yapmaktan korktuğu konseptler,düzenlemeler Mehmet Turgut’tan sonra kabul edilir oldu. Bu konuda kesinlikle hakkını vermek lazım.

Yaptığı işleri “olay yaratmak” için değil de “istediği” için yaptığına da inandırdı herkesi,kimse samimiyetinden şüphe duymadı.

Pek çok fotoğraf sanatçısı gibi o da zamanla kliplere el atmaya başladı. Güler’in hem albüm fotoğraflarını çekti hem de Bu kadar yeter klibini. Klip gerçekten de harikaydı ki zaten bu yazımda da belirtmişti m.

Güler’den sonra Kenan Doğulu-Olmaz’da yer aldı ve gerçekten harika bir klipti. Tarzı hala yerinde,kendini değiştirmeden ya da daha açık haliyle bozmadan kafamızdaki “rock fotoğrafçısı” imajını pop klibiyle yıkmadan işin altından kalkmıştı.

Ancak gel gelelim ki bugün gördüğüm 2 kliple beni şaşırttı biraz. Tan ve Bengü gibi iki abidik gubidik isimin klibini çekmiş. Olabilir diyip izleyelim dedik. İkisi de kesinlikle ve kesinlikle Mehmet Turgut tarzı değildi. Ortalama bir yönetmenin kurabileceği bir kurguyla çekilmiş basit kliplerdi. Bengü’nün kendisiyle yiyişmesi dışında bir atraksyon da yoktu kliplerde. İki klip de aynı stüdyoda çekilmiş birbirinin kopyası gibiydi. Oysa Mehmet Turgut daha önce de aynı stüdyolarda değişik işler çekmiş ama hiç biri birbirinin kopyası olmamıştı.

Şarkıcılara bakıyorum saçma,görüntüye bakıyorum vasat,konuya bakıyorum idare eder… “Mehmet Turgut yapmış olamaz bunu” diyorum kendi kendime,kendini bu kadar basitleştirmiş,bu kadar ortalama bir yönetmen/fotoğrafçı olmuş olamaz diyorum,kendim bile inanmıyorum dediklerime.

Mehmet Turgut hayranlığımız da buraya kadarmış demek ki. Tam da “Böyle işler yapan birileri de var ya adam olacaz herhalde” demişken,”Bu adam uzun metraj film çekte Türkiye’nin Tim Burton’ı olur” demişkeniki kliple yıkıldı hayallerim. Herşey tamam da bu yola girerken zor olan yolu seçip,insanlara yeni bir tarz benimsetip,tabuları yıktıktan sonra ortalama bir yönetmen haline gelmenin ne anlamı vardı? Yoldan mı saptın yoksa yolun bu mu?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Güçlü Kadın Şarkıları